27 Aralık 2013 Cuma

gÜNEŞ sEN nE gÜZELSİN ;)))



çok zaman oldu iki kelimeyi bir araya getirmeyeli...
ben kelimelerden kaçtım kelimeler beni kovaladı bir ara...
yaşadıklarımdan öğrendiklerime yenilerini eklemekle meşguldüm ;)))
şimdi bir ışık hüzmesinin peşine düştüm ve uzattım kafamı...
 
dediğim dedik, çaldığım düdükçülere ifrit olurum ama bunu bende yapıyormuşummm onu farkettim...
kapalı mekanlara sıkışıp kalınan mevsimsel, güneşsizlik hallerine uyum sağlama sürecindeyim; havayla dans edilir miymiş :) ben ediyorum, se-ve-mi-yo-rum soğuk havaları, hayattan soğuyorum :DDD
abarttım :D
soğuk olsa da güneşi göreyim lüüütfeeen ;)))
güneşli günlere...
 


 
 
uzun zamandır keçelerimle haşır neşir olamamıştım. gördüğünüz çantayı yeni yaptım, dumanı üstündedir :))) benim için değer biçilemez olan çantalarımı değer verdiklerime hediye etmeyi seviyorum. bugün sahibine ulaştı :) mutlulukla kullanması dileğiyle...
 
sevgiyle ve güneşle :)))
 
 
 
 
 
 

8 Kasım 2013 Cuma

matematiksel



duygu durumumun pek hali vakti yerinde olmayışı anlaşılmıştır ;)
ama noktalı virgülden sonra gelen kapa parantez hali de, su götürür bir hal aldığımı belirtir zannımca...
hele de tumturaklı kelimelere bulaşıp uzun cümleler kuruyorsam hiç fena sayılmam...
kelimelerimin hiiiç bitmemesi arzusundayım ;)))
etrafta olup bitenlerin delip geçtiği günlerin üstüne aklın dimağın durduğu şeyler yaşıyoruz toplum olarak...

bana kalırsa yolculuğun başını görüp, aklındaki ne varsa ortaya serip gideyim meselesi bu...
son çırpınışlar filan değil ortalığı karıştırıp millete yem atıp onlar yemlenirken yapacaklarını yapmak arka odalarda...
walla benim aklım siyasete hiiiç ermez ama bunların allahı strateji olduğu için sebep sonuç meselesi diye bakıyorum (matematiksel!)...
her şey hesap kitap işi...
herkesle danışıklı dövüş hali...
toplum psikolojisi verileri avuçlarının içinde...
ve gerçekten aptallık yüzdesinin çok fazla olduğu bu ülkede geride kalan yüzde çaresiz...

toplumda huzuru sağlamak için seçilmiş olan kişi aslında ne yapmak istiyor???
zaten yol göründü ortalığı karıştırıp öyle gideyim mi???
yoksa;
aldım elime sazı mı???

bugünler tarih olduğunda nasıl okuyacağımızı merak ediyorum doğrusu...
sonuç merakındayım yani?!?

sevgiler...









11 Ekim 2013 Cuma

böceğin uğuru ve şanslı adımlar



kulaklıkların sesini sonuna kadar açtım; mabel'i dinliyorum... uzun uzun bakmıyorum camın kenarından... bir kitap okuyordum "hayatı sevme hastalığı" 15-20 sayfa okudum, bıraktım.
...
camın arkasındayım yine... yine döndüm camıma bir uğur böceği yüzünden, geziniyor nicedir... benim uğurum olmaya geldi diyorum... nefesim pencere aralığında ve uğurum camımda geziniyor; yanı başımda yani... bir o camda bir öbüründe ; beni oyalamaya çalışır gibi , bütün kötü hisleri unutturmaya çalışır gibi... ne kadar da aceleci adımlar atıyor minik minik... minik ama şanslı adımlar...

şimdi bir uğur kondu hayatıma; seninleyim-yanındayım demek için...
bir değil iki değil tam üç...
ne kadar ihtiyacım varsa o kadar doluşacaklar yamacıma...
şimdi üç uğur böceğinin uğuru ve aralanmış camın nefesi, elbirliğiyle bugünüme destek oluyorlar...


pencere aralandı ve ben süzgeçteyim



""birdenbire açılan camla nefes almaya başladım... açtığımı unuttuğum penceredeydi mesele...

daha önce araladığım pencere,  farketmediğim bir ara -sanırım kapının açılıp kapanmasıyla- kapalı gibi duruyordu. yüzüm izmire dönük dışardan gelip geçenleri izliyorken açılıverdi. dakikalardır aynı noktaya bakıyordum ve saatlerce de bakabilirdim aslında... aynı noktaya saatlerce bakacak kıvama gelmişken pencerenin ansızın aralanmasıyla oksijensiz kaldığımın farkına varılıp yetişilen olduğuma inandım... kapalı duran ama küçük bir hava akımıyla açılıveren pencereyi kendime benzettim!!! odadaki tek dostum pencereydi... nefesim, sesim, kalabalıklığım olmuştu. suni teneffüs etkisi yaratmıştı sanki. ne açık-ne kapalı olduğu muallak olan pencerede "aslında hayat göründüğü gibi değil" mesajını aldım cebime koydum...

insan ne zaman uzun uzun bakmaktan sıkılmaz boşluğa? ne zaman dalıp gidenler kervanına katılır?
 
çok mutsuzken?!
çok kırılmışken?!
çok neşeliyken?!
herşey için çok geçken?!

başkalarını bilmem ama benim için 'herşey için çok geçken' seçeneği... neşeliyken hareketlidir, içi içine sığmaz, camın önünde saatlerce falan kimse durduramaz neşeliyi... herşey için çok geçken zaten kırılmıştır dibine kadar ve mutsuzdur nefes almayı boşverecek kadar... açık ama kapalı gibi duran bir penceresi de yoksa nefessizlikten ölecektir!!! dünyayı durdurma çabasıdır aslında durup durmasındaki sebep. kendisi durdukça herşeyin durduğunu 'hissetmek istemektir' aslında. gelip geçenlerin hareketliliği mühim değildir; o durdukça onun kendi dünyası duruyordur... camın kenarında saatlerce durmadan önceki yaşanmışlıklarıyla ilgili; ne savaşlar ne yenilgiler yaşamıştır belli ki...
pencerenin kenarında ağlamadan öylece durmayı başarabildiği vakit süzgeç evresindedir! nelerin geçip nelerin kaldığını izlemektedir.  ""

şimdi süzgeç evresindeyim...
gidenler ve kalanların derdinde...



25 Eylül 2013 Çarşamba

şimdi gitmek zamanı



şimdi sadece bir kaza kurşununa gebeyim
tam zamanı gelmişken kalbimin ortasından girip sırtımdan çıkmalı
o kadar hızlı girip çıkmalı ki ne olduğunu anlamamalıyım
kanımın bulaşmadığı kurşun arkamdayken,  olduğum yere yığılmalıyım
yığılmak değil uzun bir uykuya ılık ılık uzanmalıyım
en güzel uykuya daldığımı düşünüp huzura ermeliyim
düştüğüm yerde akıttığım kanımla birlikte hüznümü akıtmış olmalıyım
bir kaza kurşunu diyorum...



4 Eylül 2013 Çarşamba

yaylı çalgıgillerden misin ;)))



geldi (son)bahar ayları gerildi keman yayları ;(((
(ilk)baharda gevşeyen yaylar bunlar ;)))
vallahi ben de yaylı çalgıgillerden miyim neyim ; kış mevsiminin gelişiyle geriliyorum doğrusu...
ben kiii 6 ay yaz yaşamaya alışmış kişi olduğumdan bünyem kaldırmıyor...
bir eylül dedi sonbahar geldi ankaraya :(((
ağustosun ortalarında sararan yaprakların döküldüğünü gördüğümde yok canım bu bi halüsinasyon  olmalı dedim kendi kendime...

penceremin kenarında kış ve elimde uzun kollu bişeyler ;(((
ankarada durum bu arkadaşlar...
sevgiler...


26 Ağustos 2013 Pazartesi

gitmek gelmek




havaalanı yolu izmire gidişte neşeli dönüşte hüzünlü ve suskundu her daim olduğu gibi...
dönerken herkes ve herşey susuyordu sanki...
sessizce vedalaşmalıydım sağ yanımdaki denizle ve sol yanıma alıp götürdüğüm sevdiklerimle...
gelmek; gitmek olduğu sürece zaten yarımdı...
sonuçta gitmek vardı ya gerisi teferruattı...

özlemekle mi geçecek bir ömür derseniz elbetteki hayır....
etki tesiri artmakla ve azalmakla meşgulken hayat akıııp gidecek...
ama nereye ait olduğunu hissetme duygusunun sorgusuna gelince; hep bir açık kapı kalacak...
doğup büyüdüğün şehir, aklının aralık bir kapısı olarak kalacak...

bir kaç hafta sonra küçük bir tatil planı daha var ;)))


sevgiyle kalın...


1 Temmuz 2013 Pazartesi

TIKIRINDA HAYAT ;)




ESKİLERDEN ALINMIŞ VE İTİNA İLE KATLANIP BİR KENARA KONMUŞ "GÖZDEN IRAK OLAN GÖNÜLDEN DE IRAK OLURMUŞ" TABİRİNİ UYGUN GÖRDÜĞÜM KUMAŞLARIMLA YAKINLAŞTIK BU HAFTASONU... KUMAŞLARI KOLTUKLARIN ÜZERLERİNE, GÖZÜMÜN ÖNÜNE SERDİĞİMDEN BAHSETMİŞTİM YA ; İŞE YARADI :))) HEM DAĞINIKLIĞI TOPLAMAK İÇGÜDÜSÜYLE HEM DE GÖRDÜKÇE KAFAMDA FİLİZLENEN ŞEYLER SONUNDA BİR ETEK SAHİBİYİM VE DE BİR ELBİSE DİKİM AŞAMASINDAYIM :) BU ARADA KOLTUKLARIMA YAPMAK İSTEDİĞİM ÖRTÜLERDEKİ DEĞİŞİMLER DE TAMAMDIR :) HAFTASONUNU EVİMDE AKLIMDA DURAN VE ÜZERİMDE YÜK OLAN DEĞİŞİM VE DÜZENLEMEYLE GEÇİRDİM... İÇİM RAHATLADI VE BENCE ÇOK VERİMLİ BİR HAFTASONU GEÇİRDİM ;))) İHTİYAÇLARIMI ALMAK İÇİN ÇIKTIĞIM ALIŞVERİŞTE KAFAMDA OLAN HERŞEYİ DE CUK DİYE BULUNCA VE BUNU SAATLERCE DOLAŞMADAN ŞİP ŞAK YAPINCA KEYİFLENDİM HALİYLE...

İŞLER TIKIRINDA GİDİNCE BİR BAŞKA GÜZEL OLUYOR HAYAT ;)))

HERŞEYİN TIKIRINDA GİDECEĞİ BİR HAFTA DİLERİM ;)))

28 Haziran 2013 Cuma

sıklıkla işe değil pikniğe gittiğini düşünmek ;)))




 

öğle arasını ağaç altı piknik masası eşliğinde geçirmek ;)))

iyi hafta sonları geçirmenizi dilerim ;)))



26 Haziran 2013 Çarşamba

evlere yaz, gönüllere saz ;)




geçmiş zamanlarda aldığım kumaşları elime alıp beyin fırtınasına maruz bıraksam da; icraat sıfır... özenli düzenli katlanıp konmuş yerlerinden çıkardığım kumaşları alıp aynanın karşısında bedenime sarmak suretiyle elbise, etek vs. gibi denemelerimle uyuyan devi uyandırmaya çalışsam da yok...

şimdi kumaşlar koltukların üzerine serilmiş vaziyette beni çağırıyorlar ;)
gözden ırak olan gönülden de ırak olmasın dedim ve serdim gözümün önüne ;)))
şevkime mesaj gönderdim, henüz cevap yok ;(((

evine geldin... düzenini kurdun... al eline iğneyi-ipliği, keçeyi-kumaşı...(iç ses: evlere yaz, gönüllere saz geldi...) 

kendimi bilemedim ben pek bu aralar... neyin yorgunluğu neyin bezginliği anlamadım (bir sürü sebep bulurum daaa ;))) )

beynimi kemiren "evimde evim tırtılları" kelebek olup uçtuğundan beri bir rehavet bir rehavet...

geçecek elbet bu haller ve gelecek huzurlu günler...

öperimmm :*



24 Haziran 2013 Pazartesi

insansız hava aracına binmişim ...



kelimelerin kifayetsiz kalmasını yaşamaktan hiç haz etmem...
kulaklarıma inanamamak arkasına eklenir kifayetsiz kelimelerin...
susmaktan başka eylemim yoktur o anlarda...
susarım ve içimde sessizce yıkılır engin dağlarım...
seçimlerimiz hayatımıza yön verir...
hayatımız bazen süt limandır bazen de çetrefilli...
ancak rutine bağlanmış bir gidişi vardır ömrümüzü doldururken yaptıklarımızın...
ana hatlarıyla mutluluğu getirmeye çalışmak ya da mutsuzluğu engellemeye çalışmanın çabasından bahsediyorum...
yani yanınızda bulundurduğunuz hayatlar size neşe mi katar keder mi katar bu önemlidir...
neşe; yaşama sevincini katlamakla uğraşırken...
keder sizi hasta etmekle uğraşır...
.
.
.
kelimelerin kifayetsizliğinden bahsetmiştim ;)

insansız hava aracına binmiş gibiyim ...
ne saçma bir halde olduğumu anlayın ;(

neşe veren hayatlar yanı başınızda olsun ...



13 Haziran 2013 Perşembe

kök - gövde - dal - yaprak = nefes




kronik bir baş ağrısı ve müzminleşen bir can sıkıntısı hali içindeyim...
sizler gibi...
gaz yiyenlerden değilim ama; kuğulunun sakin ve mis gibi haklılık kokan havasını soludum...
umut doldum yalnızsızlığımla...
oturdum, izledim, dinledim...
susarak orda olmak bile çok şey demekti...
herkesin bildiği, anladığı bir tatlı sebepti bulunmuşluğum(bulunmuşluğumuz)...

üzgünüm olup bitenler için...
üzgünüm hala Gezi'mizin ruhunu okşayamayan halkın seçtiği kişiler için...
çok daha üzgünüm alın size referandum deyip evet-hayırla  hala yüzde elli peşinde oldukları için...
üzgünüm memleketimin kanayan yarası için...
üzgünüm kanırta bağırta toprağımızdan sökülüp atılmak istendiğimiz için...

içimizdeki potansiyelin kinetikleşmesinden dolayı umutluyum...


gezinin eti, kemiği ve ruhu olan herkese sevgiler ;)


19 Mayıs 2013 Pazar

mUTLU aDIMLAR ;)))



ruhu genç olan herkesin bayramını kutlamak isterim ;)
kaç yaşında olunursa olunsun; sağlıklı ve zinde olmanın akıl sağlığına ne kadar faydalı olduğunun altını çizmektir mayısın ondokuzundaki farkındalık ! atayı saygıyla anmaktır aynı zamanda !
akıl küpü içinde yeşeren(yeşerten), sağlıklı ve başının çaresine bakan hayatlara sevgiler benden ;)))

şimdi evimdeyim ;)
bundan sonra olacağı gibi ; ARTIK EVİMDEYİMMM :)))

o gün geldi ve hayatımın düzensizlikle yoğurulup, şehirlerarası yolculuklarla boğuşan hali son buldu :)))
veee;
bunlarda benim MUTLU ADIMLARIM :)))




ve gördüğünüz şu adımları atarken: mutluluğumun, huzurumla birleştiği ahenk, etrafımdaki renk cümbüşü ve kulağıma çalınan o müthiş melodi eşliğinde o güne gelene kadar ki olumsuz olan herşey aklımdan uçup gitti ...

saç uçlarıma değin hissettiğim huzurun böyle devam etmesi tek temennim...

aynı zamanda gördüğünüz adımlar:
heyecanlı ve merak dolu yeni bir işe gider...
yüzündeki gülümsemeleri yanına alırda gider...
sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir iş hayatı hayaliyle gider...
paylaşmaların en hayırlısını dileyerek gider...
iyi işler çıkarmak hedefiyle gider...


sevgili haller diler ve gider ;)))






25 Nisan 2013 Perşembe

sardım sarmaladım .;)




bu sayfanın son zamanlarda ağlama duvarımsı bir tadının olması ve kekremsiliğinden dolayı yenmemesi beni sıkar oldu...
bir uyum sürecindeyim ve iyi yaptığımı düşündüğüm şeylerden birisi de : değişen olaylara çabuk adapte olabilmektir...
neden? ve keşke! ile başlayan cümlelerim yok denecek kadar azdır benim...
yapım gereği tavrım; bir sonraki maçlara bakmak olur hep...
ama dikkatinizi çekerim hep bir müsabakam vardır benim ;)))
bazen bir güneşin doğması bile, doğduğunu gördüğüne şükretmek için sebeptir ve gülümsetir yüzünü, gönlünü...
yaşamak: önüne sunulanı yemek zorunda olduğun anlarda bile terketmemeyi bildiğinde yaşamaktır bence...
güzel günleri temenni ederken; kötülerini yaşadığımızdan güzel olduğunu farkediyor ve temenni ediyor olduğumuzdan değil midir aslında...

seviyorum işte...
her haliyle hayatı seviyorum...

sevgiler hepinize...



22 Nisan 2013 Pazartesi

b a z e n . . .



bir hafta oldu bebeğimden ayrılalı...
hissettiğim şeyi anlatmam mümkün değil...
tuhaf bir hal aldı sağım solum...
ama günler geçtikçe daha iyiyim...
çalkantısı bol bir 2 ay geçirdim...
yapılan tahliller sorunun kanımdaki pıhtılaşma bozukluğundan olduğunu gösteriyor...
ayrıntıları doktorumla ilk kontrolümde konuşucaz...
bir takım ilaç tedavisi gerektiğini söyledi...
sonrası için hayırlısı olmasını diliyoruz...

hayatın sunduklarını yaşamak bizimkisi...
herkesin olduğu gibi...

tatlı günler dilerim...

16 Nisan 2013 Salı

eksiğim




dün kendimden eksildim
bugün bir eksiğim
artmaz eksilir bir yolculuk bu
öylece; sessiz, suskun beklemek
vazgeçmek...
ve kabullenmek işte...

8 Nisan 2013 Pazartesi

içindeymişim yeşilmişim sazmışım ;)



"
bir çift yaprakmış dalında yumuşacık
tutmuşum tutmuşum ellerinden senin
düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin
içindeymişik yeşilmişik sazmışık

balıklar gibiymiş sezsiz ve karanlık
yüzermiş saçların yüzermiş nefesin
susarmışız öyle bir sakin derenin
içindeymişik yeşilmişik sazmışık   "



neşesi bol olsun ömrünüzün ;)
sevgiler...

izmiri solumak...



bir kaç adımla kucaklaşmak; doğduğum şehirle...
yetmez ve asla artmaz bir özlemle 'arkama baka baka' dönüp gitmek...

baba evime gittim sürprizli ışıltılı parıltılı ;)))
ilk defa uçtuk bebeğimle :)))
tirbülansı bol dönüş yolculuğumuzla izmirden dönüşümüzü savurduk göklere...
ve evimize babamıza döndük ;)
izmirde her güne merhaba diyemediğim gerçeği yapıştı enseme...
hüzünlerim ceplerimden eksik olmaz benim...
gülüşlerim de yanaklarımdan  :)))

yalnız gezdim hasret çeken kaldırımları, ara sokakları...
hep özlediğim tatları tattım ve yere göğe sığdıramadım lokmalarım mideme inerken ;)
benim doğduğum şehre doymam mümkün değildi...
özlemekte pek fena değildi ;)
bir bakıp çıkmakla da olsa izmire gitmek bize çoook iyi geldi :)))


25 Mart 2013 Pazartesi

bEN bÜYÜYORUM aNNE ;)))


şimdi hafta hesabıyla haşır neşirim müsadenizle ;)
haftalar haftaları kovaladıkça bebeğim büyüyecek ve kucağıma konacak :)))
miniğim 7 milimlik olsada pıt pıt atan bir kalbi var ;)))
bir sonraki görüşmemiz 1 ay sonra olacak ve daha da büyümüş olacak minik ;)

çoook heyecanlııı ...


15 Mart 2013 Cuma

ÇOK ZAMANDIR...



BAZEN SUSMAYA BAŞLARSINIZ...
ARKASI GELİR...
SUSTUKÇA SUSASINIZ GELİR...
SORU SORULMADIKÇA KONUŞMAMA HALİNİ ALIR HAYAT...
BİRİ SESSİZLİĞİNİZİ FARKEDER...
MERAK EDER...
 
 
PAYLAŞMAK İYİ GELECEK...
BİLİYORUM...

2 Ocak 2013 Çarşamba

yeni bir yıl daha ...




amortisi dahi olmadan başladığım bir yılın umutsuzluğunun tekerine taş koyduğumdan beri içimde yeşermekle arsızlaşan bir yılın ilk günü bitti gitti ;)))

ilk... yeni... taze... başlangıç...

yılın ilk gününden son gününe kadar mutluluk peşinizi bırakmasın...