31 Temmuz 2012 Salı

ohh rahatladım ;)))



daha önce yapmadığım iki şey: dans ve spor !
yapmak isteyipte yapamadığım aktiviteler(di)...
dün bir vesile ile zumba diye tabir edilen dans ve spor karışımı bir etkinliğe katıldım :)
aradığım tam da buydu :)))
atla ...
zıpla ...
terle terle ...
at toksinleri ...
ohh rahatladım ;))) 


düzenli doğa yürüyüşlerini hayal ediyorum birde :)
bisiklet gezileri de var :)
vakti geldiğinde onlarda olur dimi :)))

sizinde erteledikleriniz varsa eğer harekete geçin derim ...
içinizde kalmasın; yapmadıklarınızı yapın ...
ohh rahatlayın ;)))

sevgiler ...



26 Temmuz 2012 Perşembe

bU sABAH iYKİ gÜLDÜN ; )





nEM dOĞMUŞ kENTİN sOKAKLARINA
iNSANLARIN tENİNE tER yAPIŞMIŞ
pUSLU gÖRÜŞ aLANI yÜZLERDE aSIKLIĞA
sESLERDE çATALLIĞA eSİR oLMUŞ


cAMIN kENARINDA,
nEMLİ gÖZLERİMDEN aKAN sEYRİMDE
gÜLEN bİR yÜZ gÖRMEYE aDADIM kENDİMİ.
aNLIK oYUNLARIMDAN bİRİYDİ bU.


gÜLEN
gÖZLÜKLÜ
şİŞMAN
eRKEK
: )


eĞER sENİ
vE yÜZÜNDE gÜLÜMSEYEN uMUDU gÖRMESEYDİM
uMUTSUZ bİR gÜN dAHA uYKUYA dALSIN,
uYUSUNDA bİTSİN iSTEYECEKTİM...

iYKİ gÜLDÜN;
gÖZLÜKLÜ, şİŞMAN, eRKEK :)





24 Temmuz 2012 Salı

18 Temmuz 2012 Çarşamba

geeel kıvrımlara geeel ...



bazen insanların beyin kıvrımlarında yolculuk yapan düşünce turlarından arkama bakmadan tam gaz kaçarım:

kıvrılarak gelen ses :

sen gel kendini bana bırak,
benim düşüncelerimi sev, say, sahip çık,
hep benim dediğim olsun,
kıvrımdan düşüp ağzımdan çıkan her şeyi yap,
asla hayır deme,
emrime amade ol,
gel deyince gel,
git deyince git,
senin kıvrımlarını boşuna kullanma,
gel benim müthiş kıvrımlarımda gezelim,
bende tur bedava,
canın istemesede gel beni dinle,
ben senin yerinede düşünürüm,
senin kıvrımlarında zaten kromozomik hatalar var,
bak sen  boşver bozuk yollarda yürüyüp sarsma bünyeyi,
ben sana aklımı veririm,
beyin kıvrımlarım sana kul köle olsun,
senin beyninde benimki kadar kıvrım yoktur zaten,
sıkılırsın kendi dolambaçlarında,
hem benim kıvrımlı yollarımda trafik sıkışıklığı da yok,
yer-yön hep manzara,
seyre dalar gidersin,
ama;
sen ne olursun gel,
benim beynim herkesinkinden büyük,
herkesi döver,
herkese söver...


17 Temmuz 2012 Salı

B A Z E N . . .



canım sıkkınken "herşey" ve "hiçbirşey" kelimelerini çok kullanırım...
bugün "bazen" demek geliyor içimden...
hayat her geçen gün daha sabırlı olmayı öğretiyor bana...
dilimin dönüp sözcüklere dönüşmemesi için sıkıyorum dişlerimi...
susmayı bir meziyet sanan her hücreme kızıyorum birde...


B A Z E N
.
.
.


16 Temmuz 2012 Pazartesi

uy-kum-kum



şakaklarımdan gözlerime vuran bir gölge oyunu;
görüş alanım sıfır-yirmibeş,
bir batıp bir çıkıyor gözkapaklarım ...
dev bir dalganın alaşağı etmesini bekler gibiyim...



yüzümün asıldıkça asılmasından,
kaşlarımın çatıklığından sorumsuzum...
ağır çekimde oynamaya başladığım bugün;
suratsızlığımdan da sorunsuzum...



'bitermi bugün' müzikalinde vurulmuş,
hacıkalkmaz olmuşum.
düştüğüm yerde uykum kanıyor...
dev bir yastıkla yorganın arasında sıkışıp kalmış gibiyim...


10 Temmuz 2012 Salı

elleri tatildemiymiş neymiş :)


rehavetten mi nekahatten mi bilmem
 ellerim işlemiyor...
beni bırakıp da tatile mi çıktılar  :)))
kışın karlı ve buzlu günlerinde dışarı burnumu uzatamazken;
sıcacık yuvamda
kahvemi yudumlarken yaptığım bir keçe çantayı daha sizlerle buluşturuyorum ;)









çantaları biriktirip,
sunacak bir ortam bulup,
orada çok değerli sahipleriyle buluşturmak niyetindeydim
ama
.
.
.

ellerimin tatilden dönmesini bekliyorum :(


en güzel duygularımı katarak ürettiğim çantalarımı
çok sevecek sahipleriyle buluşturmak istiyorum... 



öyleyse
biriktirmeye devam diyorum ;)
sevgilerimi gönderiyorum...


4 Temmuz 2012 Çarşamba

kENDİMDEN eSİNLENDİM ; )



bazen içimdeki volkanik patlamalardan benim bile sonradan şaşırdığım şeyler çıkabiliyor.
sıkıntıdan ve beklemekten yorulup üretime geçtiğim bir anda oldu olan ;) 

en çok sevdiğim şey;
GÖRÜNTÜSÜNÜ SEVMEDİKLERİMİ SEVECEĞİM, KULLANAMADIKLARIMI KULLANABİLECEĞİM HALE GETİRMEK...

daha önce hiç kimsede görüpte duymadığım bir dönüşüm...
işte en çok bunu seviyorum: KENDİMDEN ESİNLENMEYİ :)))

bir gün bambaşka hallere büründürüp kullanırım diye; kumaşını, dokusunu sevdiğim ama kullanmadığım ne varsa atmıyorum...
değişime karar verdiğim şeyi önce elime alıp evire çevire inceliyorum.



ÖNCE : çok sevdiğim ama bana dar gelen bir pantolondu.

SONRA : tamamıyla elimde diktiğim (dikiş makinam olunca küçük küçük dokunduğum) pantolon kaynaklı bir yelek (aslında ceket de olur)...

biz de o yüzden
" YE(lek)+(ce)KET = YEKET " eşitliğinden
yeket diyelim ;)))




bir prova mankenim olsaydı çok daha kolay dikerdim eminim;
kendime diktiğimi kendimle prova etme başarısını gösterebilmiş olsamda zorlandığımı itiraf etmeliyim.


yapımına değinecek olursam:


konum olarak pantolonun bele göre simetrisini alıp yekete dönüştürdüm ;)))
görünen yeket beli = eski pantolon beli
ceplere dokunmadım (sadece tersi döndü).
pantolon paça tüm yan dikişleri söküldü, kol oyuntusu ve arka bel pensleri hesaplanarak dikildi.
 görünmesede içinde astarı mevcuttur.
arka püsküllü kısım aslında kamufledir (arka cepleri gizledim).

;)







3 Temmuz 2012 Salı

sANAT aDASI




denizi severim
kokusunu
sesini
bir çok insandan daha canlı oluşunu
büyüklüğünü
gücünü
dalmadan görünmeyen derinliğini
.
.
.
bir adaya ait olmalıyım
en medeni kente uzak olmayan
kentin ışıklarını uzaktan izleyen bir ada
kalabalıksız
sakin
ağacı bol
.
.
.
her köşesine bisikletle varacak kadar engebesiz
her karesini saatlerce izleyecek kadar sanatsal evler
tek düze değil
birbiriyle uyumlu ama kaldırım taşına dahi sanat değmiş bir düzen
huzurlu
temiz
ve
sessiz
.
.
.
adını buldum:
"sanat adası"
benim olası ;)