28 Ağustos 2012 Salı

güneş gitmeden tatile gitmeli ;)



eylül tatili :)))
güneye inmek için en güzel aylardan biri eylül olmalı ;)
tavsiyesi olan var mı?




27 Ağustos 2012 Pazartesi

y a z b o z . . .


elbette tazelendi gün
yıkandı ruh
durulandı göz
bir yanın od
öbür yanın ayaz
bir elin alev
öbür elin buz
hayat saz söz
bazen yaz
bazen güz
en çok da yazzz bozzz . . .


sevgiyle kalın ...



23 Ağustos 2012 Perşembe

GÜLMEYE ÜŞENMEK Mİİİ :)))



işte zaman ve zumba herşeyin ilacı :)))
 
şimdi çıkış zamanı :)))
 
tırmanış için start verildiii :)))
 
sıkıntılı olduğum an'ları paylaşıp paylaşmamakta hep tereddüt ediyorum...
 
bende böyle; paylaşınca, yazınca azalıyor dertler ;)
 
terapi gibi yani ;)
 
sevgili haller dolu sevgili günler dilerim ;)))



22 Ağustos 2012 Çarşamba

gülmeye üşeneceksin . . .



günler geçecek üstünden
her yeni gün eksiltecek sızıyı
ilk günkü gibi dalgın bakmayacaksın etrafa
ağlamaya yüztutmuş bakmayacaksın herhangi birisine
aklından geçenleri bıçak gibi kesmek isteyeceksin
öyle acele yok
yavaş yavaş acımayacaksın
dilinin bağı ağır ağır çözülecek
dudaklarından yanaklarına esnemeye üşenecek kasların
gülmeye üşeneceksin
tam gülebilecekken, güldüğün için ağlayacaksın
susabilmenin üstün başarısını sergileyecek
dünya yansın isteyeceksin


günler geçince üstünden
kendine üzüleceksin...
hatırlamaların seyrekleşecek ama; silinmeyecek
hatırladığın her an acıyacaksın
kaybettiğin o an'ı yıllar da vaadetseler istemeyeceksin


16 Ağustos 2012 Perşembe

hümanist balıklar ;)



bir çeşit balık oyunu olmalı bu ... kıyıya en çok yaklaşan şampiyon olacak ;)








keyifli günler ...





15 Ağustos 2012 Çarşamba

grafoloji ...

Yazı Tipi Boyutu: Decrease font Enlarge font
El yazınız profesyonelliğinizi ele veriyor


El yazınız sağa eğildikçe kararlarınızda duygusallık öne çıkıyor. L, t ve h harfleri, iş hayatınızdaki hırs ve iktidar sırlarınızı ortaya döküyor. El yazısı bilimi şimde de iş dünyasının hizmetinde...
Üç bin yıl önce Çinliler tarafından geliştirilen ve birçok kültür ve uygarlık tarafından büyük itibar gören el yazısı bilimi (grafoloji), bugün iş dünyasının hizmetinde. İş dünyasının bu yönteme en çok başvurduğu alan ise işe alımlar. El yazısı, kişinin karakterini, davranışlarını, eğilimlerini tahmin etmekte ve kişilik analizinde en etkili ve güvenilir yöntemlerden biri olarak addediliyor. Bu yöntem eleman seçme ve yerleştirme süreçleri, mülakatlar, ekip kurma çalışmaları ve kariyer planlaması gibi geniş bir alanda sık kullanılan bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
Sodexho gibi çokuluslu şirketlerden bazıları dünyanın her yerindeki ofislerinde işe alım süreçlerine el yazısından kişilik tahlil etme yöntemini dahil ediyor. El yazısının kişinin sosyo-ekonomik kökenini, yaşama biçimini, hayattaki duruşunu ve eğitimini yansıttığı Fransa gibi ülkelerde şirketler yüzde 80 oranında iş görüşmelerinde el yazısıdan kişilik tahlili yapıyor.
İngiliz Grafoloji Enstitüsü Başkanı Elaine Quigley, tüm dünyada tanınmış grafologların başında geliyor. Quigley’e göre el yazısı bir nevi ‘zihin yazısı’ demek. Bu konuda grafolojinin kullandığı evrensel bir metodoloji de var. Yani el yazısıyla kişinin karakterini okurken kullanılan göstergeler, ulustan ulusa, kişiden kişiye değişmiyor. Uzman bir grafolog, kişi hangi ulustan gelirse gelsin hangi lisanda yazarsa yazsın, o kişinin düşüncelerinin el yazısıyla kağıt üzerine yansıyan izdüşümlerini okuyabiliyor.
Grafolojide en az 300 farklı el yazısı örneğinden yola çıkılarak inceleme yapılıyor. Fakat yine de değişmeyen ve temel olarak nitelendirilen belli bazı göstergeler var. İşte bunlardan bazıları:


Eğim:
+ El yazısının sağa doğru eğimi, kişinin iletişim yeteneğinin göstergesi olarak yorumlanıyor. Örneğin kişi daha arkadaş canlısı, yönlendirici, sorumluluk sahibi, girişken olma eğilimi taşıyordur. Aynı zamanda satış yapmaya, kontrolü elinde tutmaya, sevilmeye, destekçi olmaya kadar uzayan birçok olasılığı barındırır.
+ Yazı sağa doğru eğildikçe kişinin kararlarında duygularının etkisinde kalma özelliği artar.
+ El yazısının genellikle dik oluşu kişilik bağımsızlığına işarettir.
+ Sola doğru eğilen el yazısı, duygusal olarak ihtiyatlılığı temsil eder. Bu el yazısının sahibi, öncelikle her detayı doğrulama ihtiyacı duyar. Başkalarının onu herhangi bir söz vermeye zorlamasından hoşlanmaz.



Büyüklük:
+ Büyük el yazısıyla yazan kişiler daha çok dışadönük, dost tavırlı kimselerdir. El yazısının sahibi kişi yabancılara karşı daha mesafeli olmayı tercih etse de kendine güvenle hareket eder.
+ Küçük el yazısı mantığı temsil etmenin yanı sıra zıt düşülen kişilere karşı acımasız olmayı da ifade eder. Akademik ve zihinsel uğraşılardan hoşlanan kişilerde bu tip el yazısı görülür.
+ Eğer yazı hem küçük hem de zarif ise kişinin kendi dalga boyuna uygun olmayan kişilerle de iyi bir iletişim kurması olası değildir. Bu kişiler, sosyal olarak kabul görmüş kuralları yıkmak konusunda zorlanırlar.



Baskı:
+ Koyu harflerle yazan kişiler verdikleri sözü yerine getirmek konusunda çok titizdirler. Ve etraflarındaki birçok olan biteni ciddiye alırlar.
+ Çok koyu harfler ise kişinin gerginliğinin, eleştiriye karşı sinirlerine fazla hakim olamayışın ve küçük imalardan bile alınganlık gestermenin ifadesi olarak yorumlanıyor. Bu kişiler önce tepki gösterir sonra soru sorarlar. Ve duygusal davranışlarını devam ettirirler.
+ Çok silik ve ince yazılar ise ortama ve insanlara olan hassasiyeti temsil ediyor. Ama yazı aynı zamanda kaba saba ve şekilsiz ise kişi duygusal derinliği bile devam ettiremiyordur ve sönük bir yaşam tarzı sürdürüyordur.



L, t ve h harflerindeki sırlar:
+ Bu harflerin üst kısımlarının uzun olması hedef ve hırsın mevcudiyetini gösterir. Ancak üst tarafı fazla uzun l, t ve h’ler, kişinin başarması gerektiğini düşündüğü meselede gerçekdışı beklentiler içinde olabileceği anlamına gelir.
+ Bu harflerin üst tarafının oranlı bir şekilde kuyruklu olması kişinin herşey üzerine etraflı bir şekilde düşündüğünü ve hayalgücünü makul bir şekilde kullandığını gösterir.
+ Kıvrımın enli olması, yeni fikirler üretme ve bunların üzerine uzun uzadıya düşünme eğilimini ortaya koyar.
+ Üst kıvrımın tekrar harfe geri dönmesi, yazı sahibinin hayalgücünü kullanmaktan kaçındığını ve elindeki işi bitirebilmek minimum gerekliliklerle kendini sınırladığını gösterir.



G, y, p harflerindeki sırlar:
+ Kuyruğun dik olması, sabırsızlık alametidir.
+ Kuyruğun basık bir şekilde yuvarlanması, saldırganlık ve yüzleşmekten uzak durma isteğini ortaya koyar.
+ Kuyruğun bastırılarak yazılmış tam bir kanca halini alması, enerji, para kazanma isteği ve tenselliğin göstergesidir.
+ Kuyruğun bastırmadan tam bir kanca şeklini alması güvenlik ihtiyacını gösterir.
+ Kelimeler arasındaki mesafe
+ Kelimeler arasındaki mesafenin fazla olması, “bana nefes alacak alan bırak” mesajını içerir.
+ Kelimeler arasındaki mesafenin daha az olması ise başkalarıyla birlikte olma isteğini ortaya koyar, ama böyle yazan insanlar zaman zaman gereksiz bir kalabalığa neden olabilirler ve dayatmacı bir kişilik sergileyebilirler.



Satırlar arasındaki mesafe:
+ Satırların arasının açık olması, olaylara sakin ve geniş perspektiften bakma eğilimini ortaya koyar.
+ Satır aralarının dar olması, yazarın hareketi sevdiğini ve eylemin içinde olmaktan hoşlandığını gösterir.
+ Satır araları dar olup, harfler arasındaki bağlantı çok sıkı değilse, söz konusu el yazısının sahibi baskı altında sükunetini koruma disiplinine sahiptir.



Sayfa kenarındaki boşluk:
+ Sayfanın sol tarafındaki boşluk, kişinin köklerini ve ailesini gösterir.
+ Sağ taraftaki boşluk, diğer insanları ve geleceği temsil eder.
+ Tepedeki boşluk hedef ve hırslardır.
+ Sayfanın dibindeki boşluk, enerji, içgüdü ve pratiklik anlamına gelir.
+ Sayfanın sol tarafındaki geniş bir boşluk bırakılması, hareketliliği sürdürme isteğini ortaya koyar.
+ Soldaki mesafenin az olması ise temkinlilik ve hazır olmadığı takdirde bir şeyleri yapmaya zorlanmaktan kaçınma isteğini belirtir.
+ Sağ taraftaki boşluğun az olması, sabırsızlık göstergesidir ve bir an once işe başlayıp işi bitirme eğilimini yansıtır.
Sağda geniş bir boşluk bırakılması ise bilinmeze karşı korkunun mevcudiyetini ortaya koyar.




www.isteinsan.com ' dan alıntıdır.

14 Ağustos 2012 Salı

BAZI KARELER ÖLÜMSÜZLEŞMEYİ HAKEDER . . .






BEYAZ TACIN ÜSTÜNDEN GÜNEŞE DOĞMUŞ BİR AİLE . . .





KISA HAYATLAR ZİYARETÇİSİ . . .






        HER BİR TANEM . . .           








NARİN KELEBEĞİN BÜYÜSÜ . . .








BU ARALAR BİR FOTOĞRAFIN DEĞERLİLİĞİNİ KENDİMCE SOMUTLAŞTIRMA ÇABASINA GİRDİĞİM OLUYOR.
FOTOĞRAFA BAKTIĞIMDA
NE KADAR SÜRE TAKILIP KALDIĞIM,
KARENİN İÇİME GEÇEBİLMESİ İLE BENİM KARENİN İÇİNE GEÇEBİLME BAŞARIM,
HER BAKTIĞIMDA AYNI TERAPİYİ HİSSETMEM,
.
.
.




TEKNİK OLMAYAN BAKIŞ AÇIMLA VE EL YORDAMIMLA ARAYIŞTAYIM ...


FİKİRLERE VE ÖĞRETİLERE AÇIĞIM.





BU ARADA FOTOĞRAFLAR KARDEŞİMİN OBJEKTİFİNDEN ;)

GÜZEL AN'LARDAN ANILARINIZ OLSUN SEVGİLER . . .








13 Ağustos 2012 Pazartesi

ÜÇ SONUÇ ;)


bir çırpıda geldi geçti tatil turum :)    :(
tadımlık oldu bu kez ama...
gittiğime değdi mi değdi, hatta deldi geçti ;)))
izmirin havasını çektim içime... çektim içime...
tüm detoksları sollayacak kadar iyi geldi bünyeme...
yenilendim...
tazelendim...
ege denizi benimdi sanki...
o beni sarmaladı, ben onu kucakladım...
ve midye ;)
yemeye doyamadığım, izmirden başka yerde yiyemediğim midye...
yedim ;) tabiki doyamadım :(
insanın elini ayağını bağlayan sıcaklığını hatırladım izmirin...
mecburi anlar dışında evden çıkılamadığındaki tutsaklığa kızamadım yinede :)
şehrin içi kışlık kullanıma aitti,
sahil kasabaları ise yazlık...
yaz tepesine binmeden yazlıklara çekilmeliydi izmirli...
öyle uzun süre tatil yapamayan izmirli ne yapacaktı peki?
haftasonunu değerlendirecek,
ya da
normal zamanlardan 1-2 saat fazla yolculukla işine yazlığından gidip gelecekti...


bir buruk tat bıraktı dönüş sağımda solumda...
benim şehrimde güne başlamayı istedim eskisi gibi    h e r g ü n  . . .
körfezi geçerken günün birinde özleyeceğim ihtimalini düşünerek gözlerimin arka odalarına depolamştım oysa seyrimi...


sayılı günüm geçti bitti :(((
s a y ı s ı z    g ü n   izmirde yaşamayı özledim :
işim olmasada bir bahane ile karşıyakadan konağa alsancağa deniz üstü seyehatlerimi,
kordonu uzaktan uzun uzun seyrimi,
herhangi buhranlı bir anın sonunu sahilde yürüyüşle atlatışlarımı,
gerilimi ve gerginliği az trafiğini,
insanların hoşgörüsünü kaybetmemişliğini,
tanışmaktan, konuşmaktan ve birbirinin gözlerine bakmaktan kaçmayan halkını,
. . .


başka başka şehirlerde bir süre yaşayınca kıyas yapmamak elde olmuyor.
ama genel kanım ise insana doğup büyüdüğü yer  "dünyanın en güzel yeri" gibi geliyor ???
bu biraz köklerinden kopamayan ve değişime açık olmayan bünyelere göre oluşmuş bir bakış açısı.
benim kanım ise yine çoktan seçmeli olmalı:
hayatında dönem dönem gidip başka şehirlerde yaşayıp sonra bir tanesi seçilmeli ;)
izmirde değilde bir başka şehirde doğup büyüseydim ve izmire sonradan gelip yaşamaya başlasaydım da bu kadar benimsermiydim bilmiyorum?
.
.
.
biraz düşündüm ve istanbul geldi aklıma.
istanbulda doğup büyümüş olsaydım istanbuldan başka bir şehirde yaşamak istemezdim!!!
istanbul dışındaki her şehir izmiri özletir gibi...



alışkanlık başta olmak üzere şehirden beklentilerinle ilgili bir seçim sanıyorum...
ve bazılarımız aslında ne kadar şanslı olduğumuzun farkında olamadan eskitiyoruz yaşadığımız şehrin kaldırımlarını...


SONUÇ 1: YAŞAMAYI HAYAL ETTİĞİN ŞEHİR ÖZLENİR ;)))

SONUÇ 2: TATİLE GİDERKENKİ NEŞEN DÖNDÜĞÜNDEKİNİ DÖVER, YERLE BİR EDER :(((

SONUÇ 3: HAYAT CİLVELERİYLE YAŞAMAYA DEĞER, DEĞİŞİKLİK HER TÜRLÜ BÜNYEDE  İYİ GİDER :)))







3 Ağustos 2012 Cuma

i z m i r ö z l e n i r ;)



şimdi bir yolculuğun daha saçakları süpürür her yeri
bavullara sığmaz doğduğum yerin özlemi
çok uyumlu oldu bu sözlerin herbiri
yettim izmir; az bekle dur serseri :P



manimden de anlaşılacağı üzere nihayet doğup büyüdüğüm şehre yolculuk var :D


anlatmak isteyipte kelimelerin yetersiz kaldığını hissettiğim anlardan bir an daha... izmire olan özlemimi yazmak istedim ama kelimeler yetmedi... bilen bilir izmirin havasını, denizini, insanını, özgür duruşunu... 


SONUÇ : izmir özlenir :D


kısa bir süre sonra yine burdayım...
sevgiler herkese...


hoşçakalın...






2 Ağustos 2012 Perşembe

kalp mimikte gizlidir...



bazen davranışlarda insanlık kırıntılarına şahit olmak için pusuya yatarsınız...
gizlendiğiniz yerden çıkamayacağınıza inandığınızda insanlardan umudunuzu kesmeye başlarsınız...
kestirip atacağınız cinsten değildir aslında bu...
sizde insansınız ne de olsa...
bir tebessüm de gizlidir ya da size samimi gelen bir çift sözde...
ansızın hayata sizin gibi bakan birisinin sohbetinde bulursunuz kendinizi...
hayatınızda çok mühim birşey olmuştur...
acil bulunan kan gibi mesela...
daha derin ve huzurlu nefes alıp verirsiniz artık...
o bunu bilmez ama; siz onun sesindeki tanıdık sözlerle umutlandıkça mutlanırsınız...
hayata aynı pencereden bakamadığınız insanlara, onların sözlerine, samimiyetsizliklerine uzun süre maruz kaldığınızdandır bu rahatlama...
hayat kurtarıcı bir kalp masajı gibidir...
iyi gelir...
can verir size...
kan gelir teninize...
ve en çokta umut girer gönlünüze...