10 Eylül 2012 Pazartesi

yolcuyum ezelden ;)



yine bir haftasonu bitti... evime koşar ve çoşar adımlarla giderken yolculuk nasıl geçti sorusunu soranlara gülesim geliyor :))) elbette hayatımın "bir ben" farkındayım :) göçebe adımlarla yürüdüğüm bu yolda yerleşik olmak konusunda tedirginliklerim var. bir şehre çakılı kalmak bünyeme ağır gelebilir, hazımsızlık yapabilir... annemin karnında henüz bir ceninken ; radikal bir kararla başlamış bizim yolculuğumuz... köklerine iykide bağlanıp kalmayan ailemin yaşamak için seçtikleri şehir benim şehrim :) doğup büyüdüğüm, özlediğim şehir... işte bu yüzden bir aklım yolcudur benim. yolculuklarımda; varışları da severim ayrılışları da... oyunu kuralına göre oynamayı öğrendim... ayrılmak ve tekrar kavuşmak... can sağlığına sevinenlerdenim...
 
 
yolculuklar benim hayatta edindiğim en iyi gözlem anlarıdır. her yolculuk davranışlar dizisidir benim gözümde; izlerim... bana yakın koltuklarda oturan yeni yol arkadaşlarının konuşmalarını duyarım istemeden... yolculuk esnasında koyulaşan muhabbetin sonradan toz bulutu haline dönüşmesinden beri sevmemeye başladım yol arkadaşlığını... o yüzden genelde susarım... başkaları konuşur... cep telefonlarıyla yüksek sesle konuşurlar... herkes duyar... yeni dünyanın yeni saygısızlığı... otobüslerde sigara içme özgürlüğünden iyidir diyorum ;)


şehirlerarası yolculuklar tamam da şehiriçi otobüslerdeki hallerden kitap yazılır gibi geliyor... en son  hayli yaşlı bir adamın konuşmasıyla zaptedildiğini zanneden bir zamane gencinin mimiklerini izledim. adamın sürekli kendini dinletme telaşı içinde olması, gencin önceleri kafa sallayıp gülümseme çabası ve bir yandan çattık yaa der gibi alaycı gülümsemesi... sonra ise pür dikkat adamı dinlemesi ve keyif alması... yaşlı adamın bir süre sonra yüzünü dışarıya çevirmesiyle gencin yaşlı adamı uzunca izlemesi... yaşlı adamın kendini dinletmiş olmasındaki huzuru... gencin hiç aklında yokken ısrarlı adamla hayatın farkında olması... bu ikiliyi hiç duymadan  sadece uzaktan izlediklerimle sayfalarca şey yazabilirim...


o sahnenin gözünüzde canlanmasını istedim... yaşlılık bilmediğimiz birşey olsada empati gerektirir bana kalırsa...


sevgili yolculuklar...



7 yorum:

  1. severim yolculuğu,
    gitmeleri...
    şu sıralar yine,
    gidesim var...
    nereye olursa:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. neresi olduğunu bulduğun an gideceksin demekki cepaynası ;) tam benlik ;))) gitmeleeer... gelmeleeer...sevgileeer :)

      Sil
  2. çok sevdim yazını izleyicin oldum ki sende izleyenim ol ve unutma beni:))

    YanıtlaSil
  3. teşekkürler sevgini paylaştığın için ve HOŞGELDİN sevgili vuslat :) izleyicinim :))) sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Çok güzel bir yazı bu gerçekten!Resmen hissettim o gencin neler düşündüğünü,tuhaf oldum.Yaşlılık çok derin,çok anlaşılması güç,biraz hüzünlü,biraz kaçılası,korkulası bir durum.Bir insana belki de sırf yaşlı diye saygı duyulabilir.Hayat ne kadar zor,kimbilir nasıl da oradan oraya savruldu.Neler yaşadı.Belki cahil,belki kültürlü hiç farketmez.Bizim yaşlanmadan bilemeyeceğimiz duyguları yaşıyor o..Tuhaf oldum ben:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. benim gözümde yaşamışlıkların farkında olunmadığı bebelik ve çok fazla biriktiği yaşlılık halleri etkileyicidir. empatik kıpırdanmalar olur hemen beynimde ;) o gencin yerinde olup yaşlı adamın karşısında oturmayı ve anlatacaklarını dinlemeyi isterdim... paylaşırdım sizlerle...

      teşekkürler tubacım. hayatın tuhaf halleri bunlar... biraz buruk, biraz mağrur birazda akılda tutulmalık...

      Sil