yine bir haftasonu bitti... evime koşar ve çoşar adımlarla giderken yolculuk nasıl geçti sorusunu soranlara gülesim geliyor :))) elbette hayatımın "bir ben" farkındayım :) göçebe adımlarla yürüdüğüm bu yolda yerleşik olmak konusunda tedirginliklerim var. bir şehre çakılı kalmak bünyeme ağır gelebilir, hazımsızlık yapabilir... annemin karnında henüz bir ceninken ; radikal bir kararla başlamış bizim yolculuğumuz... köklerine iykide bağlanıp kalmayan ailemin yaşamak için seçtikleri şehir benim şehrim :) doğup büyüdüğüm, özlediğim şehir... işte bu yüzden bir aklım yolcudur benim. yolculuklarımda; varışları da severim ayrılışları da... oyunu kuralına göre oynamayı öğrendim... ayrılmak ve tekrar kavuşmak... can sağlığına sevinenlerdenim...
yolculuklar benim hayatta edindiğim en iyi gözlem anlarıdır. her yolculuk davranışlar dizisidir benim gözümde; izlerim... bana yakın koltuklarda oturan yeni yol arkadaşlarının konuşmalarını duyarım istemeden... yolculuk esnasında koyulaşan muhabbetin sonradan toz bulutu haline dönüşmesinden beri sevmemeye başladım yol arkadaşlığını... o yüzden genelde susarım... başkaları konuşur... cep telefonlarıyla yüksek sesle konuşurlar... herkes duyar... yeni dünyanın yeni saygısızlığı... otobüslerde sigara içme özgürlüğünden iyidir diyorum ;)
şehirlerarası yolculuklar tamam da şehiriçi otobüslerdeki hallerden kitap yazılır gibi geliyor... en son hayli yaşlı bir adamın konuşmasıyla zaptedildiğini zanneden bir zamane gencinin mimiklerini izledim. adamın sürekli kendini dinletme telaşı içinde olması, gencin önceleri kafa sallayıp gülümseme çabası ve bir yandan çattık yaa der gibi alaycı gülümsemesi... sonra ise pür dikkat adamı dinlemesi ve keyif alması... yaşlı adamın bir süre sonra yüzünü dışarıya çevirmesiyle gencin yaşlı adamı uzunca izlemesi... yaşlı adamın kendini dinletmiş olmasındaki huzuru... gencin hiç aklında yokken ısrarlı adamla hayatın farkında olması... bu ikiliyi hiç duymadan sadece uzaktan izlediklerimle sayfalarca şey yazabilirim...
o sahnenin gözünüzde canlanmasını istedim... yaşlılık bilmediğimiz birşey olsada empati gerektirir bana kalırsa...
sevgili yolculuklar...