10 Ocak 2014 Cuma

cute clutch :)







haftanın son gününün öğle arasına gelmişken dün akşam bitirdiğim sevgili çantam huzurlarınızda ;)
yenisine başladım bile :)))

iyi hafta sonları dilerim...




3 Ocak 2014 Cuma

$ + £ + & = { [ ( *_* ) ] }



çanta yapımıyla ilgili tekrardan gün yüzüne çıkmaya başlayan heyecanım ve isteğimle birlikte siparişlerimin de tek tek gelmesiyle araç-gereç hazırlıkları tamamlanıyor ;)
yarın kızılaya gidip, çanta süsleme malzemelerimi de alınca her şey tamamlanmış ve geriye yapım aşaması kalmış olacak :)

aslında malzemeleri almadan önceki kafamda tasarladıklarım ve planladıklarımla heyecanım çoktaaan başlamıştı ;)))

çanta yapmamın matematiğini şöyle açıklayabilirim aslında:
  
tasarı (beyin) + malzeme (tasarıya uygun) + eller (malzemelerin tasarıyla birleşmesi) = çantalarrr
:)))

yeni yıl dileğim:
yeniliklerle dolu, heyecanlı ve güpgüzel bir yıl olsun ;)))

2014 hepimiz için hayırlı uğurlu olsun :)))
sevgiler...




27 Aralık 2013 Cuma

gÜNEŞ sEN nE gÜZELSİN ;)))



çok zaman oldu iki kelimeyi bir araya getirmeyeli...
ben kelimelerden kaçtım kelimeler beni kovaladı bir ara...
yaşadıklarımdan öğrendiklerime yenilerini eklemekle meşguldüm ;)))
şimdi bir ışık hüzmesinin peşine düştüm ve uzattım kafamı...
 
dediğim dedik, çaldığım düdükçülere ifrit olurum ama bunu bende yapıyormuşummm onu farkettim...
kapalı mekanlara sıkışıp kalınan mevsimsel, güneşsizlik hallerine uyum sağlama sürecindeyim; havayla dans edilir miymiş :) ben ediyorum, se-ve-mi-yo-rum soğuk havaları, hayattan soğuyorum :DDD
abarttım :D
soğuk olsa da güneşi göreyim lüüütfeeen ;)))
güneşli günlere...
 


 
 
uzun zamandır keçelerimle haşır neşir olamamıştım. gördüğünüz çantayı yeni yaptım, dumanı üstündedir :))) benim için değer biçilemez olan çantalarımı değer verdiklerime hediye etmeyi seviyorum. bugün sahibine ulaştı :) mutlulukla kullanması dileğiyle...
 
sevgiyle ve güneşle :)))
 
 
 
 
 
 

8 Kasım 2013 Cuma

matematiksel



duygu durumumun pek hali vakti yerinde olmayışı anlaşılmıştır ;)
ama noktalı virgülden sonra gelen kapa parantez hali de, su götürür bir hal aldığımı belirtir zannımca...
hele de tumturaklı kelimelere bulaşıp uzun cümleler kuruyorsam hiç fena sayılmam...
kelimelerimin hiiiç bitmemesi arzusundayım ;)))
etrafta olup bitenlerin delip geçtiği günlerin üstüne aklın dimağın durduğu şeyler yaşıyoruz toplum olarak...

bana kalırsa yolculuğun başını görüp, aklındaki ne varsa ortaya serip gideyim meselesi bu...
son çırpınışlar filan değil ortalığı karıştırıp millete yem atıp onlar yemlenirken yapacaklarını yapmak arka odalarda...
walla benim aklım siyasete hiiiç ermez ama bunların allahı strateji olduğu için sebep sonuç meselesi diye bakıyorum (matematiksel!)...
her şey hesap kitap işi...
herkesle danışıklı dövüş hali...
toplum psikolojisi verileri avuçlarının içinde...
ve gerçekten aptallık yüzdesinin çok fazla olduğu bu ülkede geride kalan yüzde çaresiz...

toplumda huzuru sağlamak için seçilmiş olan kişi aslında ne yapmak istiyor???
zaten yol göründü ortalığı karıştırıp öyle gideyim mi???
yoksa;
aldım elime sazı mı???

bugünler tarih olduğunda nasıl okuyacağımızı merak ediyorum doğrusu...
sonuç merakındayım yani?!?

sevgiler...









11 Ekim 2013 Cuma

böceğin uğuru ve şanslı adımlar



kulaklıkların sesini sonuna kadar açtım; mabel'i dinliyorum... uzun uzun bakmıyorum camın kenarından... bir kitap okuyordum "hayatı sevme hastalığı" 15-20 sayfa okudum, bıraktım.
...
camın arkasındayım yine... yine döndüm camıma bir uğur böceği yüzünden, geziniyor nicedir... benim uğurum olmaya geldi diyorum... nefesim pencere aralığında ve uğurum camımda geziniyor; yanı başımda yani... bir o camda bir öbüründe ; beni oyalamaya çalışır gibi , bütün kötü hisleri unutturmaya çalışır gibi... ne kadar da aceleci adımlar atıyor minik minik... minik ama şanslı adımlar...

şimdi bir uğur kondu hayatıma; seninleyim-yanındayım demek için...
bir değil iki değil tam üç...
ne kadar ihtiyacım varsa o kadar doluşacaklar yamacıma...
şimdi üç uğur böceğinin uğuru ve aralanmış camın nefesi, elbirliğiyle bugünüme destek oluyorlar...


pencere aralandı ve ben süzgeçteyim



""birdenbire açılan camla nefes almaya başladım... açtığımı unuttuğum penceredeydi mesele...

daha önce araladığım pencere,  farketmediğim bir ara -sanırım kapının açılıp kapanmasıyla- kapalı gibi duruyordu. yüzüm izmire dönük dışardan gelip geçenleri izliyorken açılıverdi. dakikalardır aynı noktaya bakıyordum ve saatlerce de bakabilirdim aslında... aynı noktaya saatlerce bakacak kıvama gelmişken pencerenin ansızın aralanmasıyla oksijensiz kaldığımın farkına varılıp yetişilen olduğuma inandım... kapalı duran ama küçük bir hava akımıyla açılıveren pencereyi kendime benzettim!!! odadaki tek dostum pencereydi... nefesim, sesim, kalabalıklığım olmuştu. suni teneffüs etkisi yaratmıştı sanki. ne açık-ne kapalı olduğu muallak olan pencerede "aslında hayat göründüğü gibi değil" mesajını aldım cebime koydum...

insan ne zaman uzun uzun bakmaktan sıkılmaz boşluğa? ne zaman dalıp gidenler kervanına katılır?
 
çok mutsuzken?!
çok kırılmışken?!
çok neşeliyken?!
herşey için çok geçken?!

başkalarını bilmem ama benim için 'herşey için çok geçken' seçeneği... neşeliyken hareketlidir, içi içine sığmaz, camın önünde saatlerce falan kimse durduramaz neşeliyi... herşey için çok geçken zaten kırılmıştır dibine kadar ve mutsuzdur nefes almayı boşverecek kadar... açık ama kapalı gibi duran bir penceresi de yoksa nefessizlikten ölecektir!!! dünyayı durdurma çabasıdır aslında durup durmasındaki sebep. kendisi durdukça herşeyin durduğunu 'hissetmek istemektir' aslında. gelip geçenlerin hareketliliği mühim değildir; o durdukça onun kendi dünyası duruyordur... camın kenarında saatlerce durmadan önceki yaşanmışlıklarıyla ilgili; ne savaşlar ne yenilgiler yaşamıştır belli ki...
pencerenin kenarında ağlamadan öylece durmayı başarabildiği vakit süzgeç evresindedir! nelerin geçip nelerin kaldığını izlemektedir.  ""

şimdi süzgeç evresindeyim...
gidenler ve kalanların derdinde...



25 Eylül 2013 Çarşamba

şimdi gitmek zamanı



şimdi sadece bir kaza kurşununa gebeyim
tam zamanı gelmişken kalbimin ortasından girip sırtımdan çıkmalı
o kadar hızlı girip çıkmalı ki ne olduğunu anlamamalıyım
kanımın bulaşmadığı kurşun arkamdayken,  olduğum yere yığılmalıyım
yığılmak değil uzun bir uykuya ılık ılık uzanmalıyım
en güzel uykuya daldığımı düşünüp huzura ermeliyim
düştüğüm yerde akıttığım kanımla birlikte hüznümü akıtmış olmalıyım
bir kaza kurşunu diyorum...



4 Eylül 2013 Çarşamba

yaylı çalgıgillerden misin ;)))



geldi (son)bahar ayları gerildi keman yayları ;(((
(ilk)baharda gevşeyen yaylar bunlar ;)))
vallahi ben de yaylı çalgıgillerden miyim neyim ; kış mevsiminin gelişiyle geriliyorum doğrusu...
ben kiii 6 ay yaz yaşamaya alışmış kişi olduğumdan bünyem kaldırmıyor...
bir eylül dedi sonbahar geldi ankaraya :(((
ağustosun ortalarında sararan yaprakların döküldüğünü gördüğümde yok canım bu bi halüsinasyon  olmalı dedim kendi kendime...

penceremin kenarında kış ve elimde uzun kollu bişeyler ;(((
ankarada durum bu arkadaşlar...
sevgiler...