11 Ekim 2013 Cuma

böceğin uğuru ve şanslı adımlar



kulaklıkların sesini sonuna kadar açtım; mabel'i dinliyorum... uzun uzun bakmıyorum camın kenarından... bir kitap okuyordum "hayatı sevme hastalığı" 15-20 sayfa okudum, bıraktım.
...
camın arkasındayım yine... yine döndüm camıma bir uğur böceği yüzünden, geziniyor nicedir... benim uğurum olmaya geldi diyorum... nefesim pencere aralığında ve uğurum camımda geziniyor; yanı başımda yani... bir o camda bir öbüründe ; beni oyalamaya çalışır gibi , bütün kötü hisleri unutturmaya çalışır gibi... ne kadar da aceleci adımlar atıyor minik minik... minik ama şanslı adımlar...

şimdi bir uğur kondu hayatıma; seninleyim-yanındayım demek için...
bir değil iki değil tam üç...
ne kadar ihtiyacım varsa o kadar doluşacaklar yamacıma...
şimdi üç uğur böceğinin uğuru ve aralanmış camın nefesi, elbirliğiyle bugünüme destek oluyorlar...


pencere aralandı ve ben süzgeçteyim



""birdenbire açılan camla nefes almaya başladım... açtığımı unuttuğum penceredeydi mesele...

daha önce araladığım pencere,  farketmediğim bir ara -sanırım kapının açılıp kapanmasıyla- kapalı gibi duruyordu. yüzüm izmire dönük dışardan gelip geçenleri izliyorken açılıverdi. dakikalardır aynı noktaya bakıyordum ve saatlerce de bakabilirdim aslında... aynı noktaya saatlerce bakacak kıvama gelmişken pencerenin ansızın aralanmasıyla oksijensiz kaldığımın farkına varılıp yetişilen olduğuma inandım... kapalı duran ama küçük bir hava akımıyla açılıveren pencereyi kendime benzettim!!! odadaki tek dostum pencereydi... nefesim, sesim, kalabalıklığım olmuştu. suni teneffüs etkisi yaratmıştı sanki. ne açık-ne kapalı olduğu muallak olan pencerede "aslında hayat göründüğü gibi değil" mesajını aldım cebime koydum...

insan ne zaman uzun uzun bakmaktan sıkılmaz boşluğa? ne zaman dalıp gidenler kervanına katılır?
 
çok mutsuzken?!
çok kırılmışken?!
çok neşeliyken?!
herşey için çok geçken?!

başkalarını bilmem ama benim için 'herşey için çok geçken' seçeneği... neşeliyken hareketlidir, içi içine sığmaz, camın önünde saatlerce falan kimse durduramaz neşeliyi... herşey için çok geçken zaten kırılmıştır dibine kadar ve mutsuzdur nefes almayı boşverecek kadar... açık ama kapalı gibi duran bir penceresi de yoksa nefessizlikten ölecektir!!! dünyayı durdurma çabasıdır aslında durup durmasındaki sebep. kendisi durdukça herşeyin durduğunu 'hissetmek istemektir' aslında. gelip geçenlerin hareketliliği mühim değildir; o durdukça onun kendi dünyası duruyordur... camın kenarında saatlerce durmadan önceki yaşanmışlıklarıyla ilgili; ne savaşlar ne yenilgiler yaşamıştır belli ki...
pencerenin kenarında ağlamadan öylece durmayı başarabildiği vakit süzgeç evresindedir! nelerin geçip nelerin kaldığını izlemektedir.  ""

şimdi süzgeç evresindeyim...
gidenler ve kalanların derdinde...



25 Eylül 2013 Çarşamba

şimdi gitmek zamanı



şimdi sadece bir kaza kurşununa gebeyim
tam zamanı gelmişken kalbimin ortasından girip sırtımdan çıkmalı
o kadar hızlı girip çıkmalı ki ne olduğunu anlamamalıyım
kanımın bulaşmadığı kurşun arkamdayken,  olduğum yere yığılmalıyım
yığılmak değil uzun bir uykuya ılık ılık uzanmalıyım
en güzel uykuya daldığımı düşünüp huzura ermeliyim
düştüğüm yerde akıttığım kanımla birlikte hüznümü akıtmış olmalıyım
bir kaza kurşunu diyorum...



4 Eylül 2013 Çarşamba

yaylı çalgıgillerden misin ;)))



geldi (son)bahar ayları gerildi keman yayları ;(((
(ilk)baharda gevşeyen yaylar bunlar ;)))
vallahi ben de yaylı çalgıgillerden miyim neyim ; kış mevsiminin gelişiyle geriliyorum doğrusu...
ben kiii 6 ay yaz yaşamaya alışmış kişi olduğumdan bünyem kaldırmıyor...
bir eylül dedi sonbahar geldi ankaraya :(((
ağustosun ortalarında sararan yaprakların döküldüğünü gördüğümde yok canım bu bi halüsinasyon  olmalı dedim kendi kendime...

penceremin kenarında kış ve elimde uzun kollu bişeyler ;(((
ankarada durum bu arkadaşlar...
sevgiler...


26 Ağustos 2013 Pazartesi

gitmek gelmek




havaalanı yolu izmire gidişte neşeli dönüşte hüzünlü ve suskundu her daim olduğu gibi...
dönerken herkes ve herşey susuyordu sanki...
sessizce vedalaşmalıydım sağ yanımdaki denizle ve sol yanıma alıp götürdüğüm sevdiklerimle...
gelmek; gitmek olduğu sürece zaten yarımdı...
sonuçta gitmek vardı ya gerisi teferruattı...

özlemekle mi geçecek bir ömür derseniz elbetteki hayır....
etki tesiri artmakla ve azalmakla meşgulken hayat akıııp gidecek...
ama nereye ait olduğunu hissetme duygusunun sorgusuna gelince; hep bir açık kapı kalacak...
doğup büyüdüğün şehir, aklının aralık bir kapısı olarak kalacak...

bir kaç hafta sonra küçük bir tatil planı daha var ;)))


sevgiyle kalın...


1 Temmuz 2013 Pazartesi

TIKIRINDA HAYAT ;)




ESKİLERDEN ALINMIŞ VE İTİNA İLE KATLANIP BİR KENARA KONMUŞ "GÖZDEN IRAK OLAN GÖNÜLDEN DE IRAK OLURMUŞ" TABİRİNİ UYGUN GÖRDÜĞÜM KUMAŞLARIMLA YAKINLAŞTIK BU HAFTASONU... KUMAŞLARI KOLTUKLARIN ÜZERLERİNE, GÖZÜMÜN ÖNÜNE SERDİĞİMDEN BAHSETMİŞTİM YA ; İŞE YARADI :))) HEM DAĞINIKLIĞI TOPLAMAK İÇGÜDÜSÜYLE HEM DE GÖRDÜKÇE KAFAMDA FİLİZLENEN ŞEYLER SONUNDA BİR ETEK SAHİBİYİM VE DE BİR ELBİSE DİKİM AŞAMASINDAYIM :) BU ARADA KOLTUKLARIMA YAPMAK İSTEDİĞİM ÖRTÜLERDEKİ DEĞİŞİMLER DE TAMAMDIR :) HAFTASONUNU EVİMDE AKLIMDA DURAN VE ÜZERİMDE YÜK OLAN DEĞİŞİM VE DÜZENLEMEYLE GEÇİRDİM... İÇİM RAHATLADI VE BENCE ÇOK VERİMLİ BİR HAFTASONU GEÇİRDİM ;))) İHTİYAÇLARIMI ALMAK İÇİN ÇIKTIĞIM ALIŞVERİŞTE KAFAMDA OLAN HERŞEYİ DE CUK DİYE BULUNCA VE BUNU SAATLERCE DOLAŞMADAN ŞİP ŞAK YAPINCA KEYİFLENDİM HALİYLE...

İŞLER TIKIRINDA GİDİNCE BİR BAŞKA GÜZEL OLUYOR HAYAT ;)))

HERŞEYİN TIKIRINDA GİDECEĞİ BİR HAFTA DİLERİM ;)))

28 Haziran 2013 Cuma

sıklıkla işe değil pikniğe gittiğini düşünmek ;)))




 

öğle arasını ağaç altı piknik masası eşliğinde geçirmek ;)))

iyi hafta sonları geçirmenizi dilerim ;)))



26 Haziran 2013 Çarşamba

evlere yaz, gönüllere saz ;)




geçmiş zamanlarda aldığım kumaşları elime alıp beyin fırtınasına maruz bıraksam da; icraat sıfır... özenli düzenli katlanıp konmuş yerlerinden çıkardığım kumaşları alıp aynanın karşısında bedenime sarmak suretiyle elbise, etek vs. gibi denemelerimle uyuyan devi uyandırmaya çalışsam da yok...

şimdi kumaşlar koltukların üzerine serilmiş vaziyette beni çağırıyorlar ;)
gözden ırak olan gönülden de ırak olmasın dedim ve serdim gözümün önüne ;)))
şevkime mesaj gönderdim, henüz cevap yok ;(((

evine geldin... düzenini kurdun... al eline iğneyi-ipliği, keçeyi-kumaşı...(iç ses: evlere yaz, gönüllere saz geldi...) 

kendimi bilemedim ben pek bu aralar... neyin yorgunluğu neyin bezginliği anlamadım (bir sürü sebep bulurum daaa ;))) )

beynimi kemiren "evimde evim tırtılları" kelebek olup uçtuğundan beri bir rehavet bir rehavet...

geçecek elbet bu haller ve gelecek huzurlu günler...

öperimmm :*